Bir aile geleneği bizde kebap yapma hüneri...
Hani el vermek denir ya, işte öyle maharetli pehlivan dedelerimizin öpülesi elleri.
Yıllar yılı yarışmalarda tek elle yoğurulan çiğ köfte birinciliklerini devam ettirmiş YEŞİL AİLESİ.
Sadece çiğ köfte ile kalırmı hiç? Geçim derdine düşülen ve çalışmanın bir mecburiyeti olsa da keyif verdiği amca restorantlarında, cep harçlığından kalanlar ile alınan ikramlık buz gibi karpuzların bahşişleri belki de bu günlerin sermayesi.
Tablacı salatamı tatmadan gitmeyenlerin emeği bugün ki yaratıcılığımın ilk adımı. Benim için her şey rahmetli babamdan kebabı doğru yellediğimde aldığım "Aferin" ile başlar. Ve yıllar yılı hiç bir beğeni hiç bir takdir o Baba bakışının verdiği gururu aşamaz yüreğimde. Bayram günlerinde eti parça parça ayıran anacığımı izlemeyi, sokakta bir saat fazla oyun oynamaya tercih edişimle başlayan o yol ayrımı, gezilen onca ülke, tadılan sayısız lezzet...En doğalıyla "Her Şey Yöresinden" sloganıyla sizlere kadar uzandı.
Güneyin sıcağı insanına da yansır, kebabın közünden bizim oralarda işte o yüzden "GÜNEY-DOĞU MUTFAĞI" dedik, tadacağınız lezzetler harmanına. Adana il sınırına girdiğinizde o havadaki buğu ne sisten ne de sobada yanan odundan, buram buram kokan kebabından, Arap mahallelerindeki köşe başı Tablacılarından.
Velhasıl bizim hikayemiz de oralardan.
Bireciğin balcanlısından, Urfa'nın isotundan, Karaköprü'nün narından, Nizip'inde fıstığından...
Yani kısacası her şey "GÜNEY-DOĞU MUTFAĞINDAN"...